Featured Video Play Icon

Bizi Seven Var 130. “Kalıp Delili-Sanat Delili” 10.Sınıf 25.Ders

G-KALIP DELİLİ

SANAT DELİLİ

Kâinata baktığımız zaman atomdan insana, hücreden galaksilere kadar her şeyde ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Etrafımızda gördüğümüz her eser, çok büyük sanat değerine sahiptir. Bu eserler olabilecek en güzel ve en ince sanata sahiptir. Bu açıdan çok kıymetlidir. Büyük sanat değerine sahip bu eserler çok kısa zamanda ve çok kolay meydana gelmektedir. Çok sayıda olmasının yanında, karışık ve çeşit çeşittir. Aynı zamanda sürekli aynı değere sahip eserler yapılmaktadır. Hâlbuki kısa zamanda, çok sayıda ve çabucak yapılan işlerde sanat olması zordur. Bu ancak her şeye gücü yeten, kendisi için hiçbir şey zor olmayan Yüce bir Kudretin eseri olabilir.

SANAT VE SANATKÂR

İnsanlar Ve Robot Misali

Büyük bir sanatkâr düşünelim. Bu harika sanatkâr maharetli bir robot yapsa; bu robot, kendi kendine konuşsa, düşünse, karar verse ne kadar hayret ve takdirle karşılardık. Şimdiye kadar böyle bir robot yapılamadı. Ama cansız elementlerden inşa edilip içerisine can konulan ve yüzyıllardır varlık dünyasında boy gösteren, düşünen, konuşan, hareket eden insan böyle bir robottan çok daha üstün bir tarzda her ân yaratılıp duruyor. Peki, böylesine mükemmel bir yaratık bahsi geçen robottan daha mı az dikkat çekicidir?

Hayvan Ve Fabrika Misali

Yine meşhur bir sanatkâr bir et fabrikası yapsa, koyun eti, tavuk eti gibi etler üretse ne kadar hayret ederdik. Fabrika, etin yanında ayrıca süt, v.s. gibi değişik daha birçok madde imal etseydi hayretimiz bir kat daha artmaz mıydı? Daha da öte bu fabrika hammaddesini bizzat kendisi bulsa, üstelik kendi modelinde fabrikalar üretebilseydi hayretten parmaklarımızı ısırıp sanatkârına övgü ve methiyeler yağdırmaz mıydık? Böyle bir fabrika dünya kamuoyunun ilgisini çekip basın ve yayının ilk haberleri arasında yerini almaz mıydı?

Peki, koyunlar böyle bir fabrikadan daha mı az harikadır? Oysa söz konusu fabrikaya taş çıkartacak ehemmiyette, büyüklükte bir sanat eseridir. Üstelik canlıdır. Hammaddesi olan ottan, yani tekbir hammaddeden et, süt, yün, gübre gibi farklı birçok madde üre­tebilmekte, dolaşıp hammaddesini bizzat kendisi bulmakta ve da­ha öte kendisi gibi de bir fabrika, yani yavru üretebilmektedir. Bu­gün süttozu gibi sütü sadece kurutmak veya sütten yağ, yoğurt elde etmek gibi basit işler için geniş alanlara koca koca fabrikalar kurulduğunu, yıllarca eğitim görmüş birçok uzman, mühendis ve ayrıca işçilerin çalıştırıldığını, nice gürültü ve patırtıdan sonra netice alın­dığını biliyoruz. Oysa koyun, keçi, inek gibi canlı fabrikaların hiç­birinin bunlara ihtiyacı yoktur. Ne böyle bir iş için eğitim görmüş, fakülte bitirmişlerdir ve ne de ihtisas yapmış kimselerin yardımla­rına muhtaçtırlar.

Bunların her biri merakla üzerinde durulmaya değer meseleler­dir. Buna rağmen biz, tabiatta asıl hayret edilmesi gereken böylesine nice canlıyla karşılarız da, alışkanlık perdesi altında basit şey­lermişçesine kulak dahi kabartmadan geçer, harikalıkları seyretme ve Sanatkârını takdir ve hayranlıkla anmanın manevi zevkinden mahrum kalırız.

***

İnsanlık adına başarılarımızla övünmek, başarılı olanları öv­mek belki hakkımız. Dişe benzer dişler takabiliyor, eski görevini bir ölçüde de olsa yapmasını sağlayabiliyor, göz nakilleriyle göre­meyenlerin dünyasını aydınlatabiliyor, sun’î kalpler ve kalp nakil­leriyle ölüme bir hayat rengi verebiliyor, dünyanın tatlı nimetlerin­den bir süre daha faydalanmayı sağlayabiliyoruz. Birazcık düşün­düğümüzde ise asıl övgüye lâyık olan Allah’ın unutulmaması ge­rektiğini anlıyoruz. Düşünün ki bir diş doktoru gerçek dişi nasıl ya­pabileceğini araştırmakla değil, mevcut diş düzenini öğrenip onla­ra nasıl benzetebileceğini öğrenmekle ömür tüketmekte. Bir göz doktorunun yıllar süren ihtisası gözü incelikleriyle tanımaktan ibaret. Bir kalp mütehassısı kalbin bilinemeyen sırlarını keşfet­mekle meşgul.

Öyle görünüyor ki ilim ne kadar ilerlerse ilerlesin hakikî bir hücre, bir göz, bir kalp yapmayı başaramayacak. Ne kadar mükem­mel optik cihazlar yapsa göze, ne kadar harika ses kontrol cihazları geliştirse kulağa, ne kadar üstün sun’î kalpler yapsa da kalbe yetişebilecek bir eser ortaya koyamayacak. Öyleyse bunların değil kendilerini, tek bir hücrelerini dahi yaratamayan insanoğlu, her an binlerce hücreyi yaratıp milyarlarcasından organlar, trilyonlarcasından canlı vücutları inşa eden sanatkârı görmezlikten gelemez. Hakiki diş yapamadığı halde doğuştan hakikilerini ağzımıza yer­leştiren, göz yapamazken ruhun bu âlemi rahat seyredebilmesi için yüzümüzün en güzel yerine onları yerleştiren; değil kalp, kalbin zerresini dahi yapmaktan âciz kalırken kalbi vücudun merkezine otomatik bir saat gibi takan Sanatkârı elbette takdir edecek, övecektir.

Videolar:

*(Bizi Seven Var 130. Video “Her Bitki İçin Toprağın İçerisinde Bir Kalıp mı Var?-Kalıp Delili Videosu-Feyyaz Tv 6 Dk” 10.Sınıf 25.Ders)

*(Bizi Seven Var 130. Video “Muhteşem Tablo-Gençlik Atölyesi 2 Dk” 10.Sınıf 25.Ders)