HİKMET VE GAYE DELİLİ
Bütün varlıkta kendine has bir gaye ve fayda göze çarpmaktadır. Kâinatta hiçbir zerrede boş ve lüzumsuz sayılacak herhangi bir durum yoktur.
Cenab-ı Allah hikmet ismiyle, her şeyde en hafif şekli, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı durumu takip etmektedir. Kâinata baktığımızda faydasız, boş ve gereksiz hiçbir şeyin olmadığını görürüz. Her şeyde bir iktisat ve tasarruf göze çarpar. Her eşya yerli yerince kullanılmış, israf edilmemiş, boş yere yaratılmamıştır.
Bu konuda güzel bir örnek anlatılır:
Adamın biri, hayvan pisliği içinde beslenen bir böceği görür ve:
“Bu böcek görünüşü çirkin, kokusu pis olan bir yaratıktır. Allah bunu niçin yaratmış ki?” diye içinden geçirir.
Bir müddet sonra bu adamın yüzünde bazı yaralar oluşur. Çok doktorlara gitmesine rağmen tedavisi için bir sonuç alamaz. Artık bu yaralar çözümsüz hale gelmiş ve gittikçe de büyümeye başlamıştır. Bu sıralarda bir arkadaşı bu tür yaraları tedavi eden birisinden bahseder. Beraber bu adamın yanına giderler. Adam yaraya baktıktan sonra, önce görmüş olduğu pislik içindeki böcekten getirmelerini ister. Bu isteğini garip karşılamalarına rağmen adamın dediğini yaparlar. Fakat hasta olan adam, o böcek hakkında söylediği sözleri hatırlar. Daha sonra tedavi eden adam, getirilen böceği ezerek yaranın üzerine sürer ve yara Allah’ın izniyle iyileşir. Bunun üzerine hasta olan adam anlar ki, Allahu Teala, hiçbir mahlûku boşuna yaratmamış. En adi ve çirkin görünen bir yaratık, böyle bir hastalığa deva olabiliyor. O halde Allah’ın yarattıklarında boş ve lüzumsuz hiçbir şey yoktur.
Kâinata baktığımız zaman görüyoruz ki, kötü ve çirkin gibi görünse bile, her şeyin bir anlamı ve bir gayesi var. Meselâ; ölüm olmasaydı ne olacaktı? Eğer dünyaya yeni gelen sineklerin bir kısmı ölmeseydi, beş yıl içinde bütün yeryüzü beş santim sinekle kaplanırdı. Diğer canlılar için de aynı şeyi düşünebiliriz. Eğer ölüm ve hastalık olmasaydı, bunca canlı ne olacaktı? İşte hastalık ve ölümün anlamını bu şekilde kavrayabiliriz.
Her şey yerli yerinde
ANLATILIR Kİ, Nasreddin Hoca, bir yolculuk esnasında ceviz ağacının altında dinlenirken, ceviz ağacının meyvelerinin küçük, ama karşısındaki kabak bitkisinin meyvelerinin büyük olması dikkatini çekmiş.
“Allah’ım, hikmetinden sual olunmaz, ama bu kocaman ağaca bu küçük küçük meyveler, ama şu küçücük bitkiye büyük büyük kabaklar vermişsin. Acaba niye?” demiş.
Bu düşüncelerle meşgul iken tatlı bir uykuya dalmış. Birazdan başına bir ceviz düşmesiyle uyanmış:
“Aman ya Rabbi! Sana şükürler olsun. Ya benim düşündüğüm gibi bunları yaratsaydın? Ne olurdu benim halim?” demiş.
Gerçekten de insan, şu âleme dikkatle baktığında, her şeyin yerli yerinde olduğunu görür. Öyle ki, herhangi bir şeyi yaratıldığı tarzdan başka şekilde düşünüp, “Böylesi daha iyi olurdu” diyemeyiz.
Nasreddin Hoca, artık her şeyin yerli yerinde olduğunun farkındadır. Bir gün cemaate tatlı tatlı sohbet ederken,
“Ey cemaat,” demiş, “Allah, deveye kanat takmamakla bize ne büyük lütufta bulunmuş biliyor musunuz?”
Cemaat:
“Hayır Hocam, bilmiyoruz” demişler. Hoca sözüne şöyle devam etmiş:
“Şimdi düşünün, devenin kanatları olsaydı, havada kuşlar gibi uçsaydı, sonra sizin evinizin damına ya da bahçedeki ağaçlarınıza konsaydı, ne olurdu haliniz?”
Videolar:
*(Bizi Seven Var 135 Video “Bu Sivrisinek Acaba Hangi Kimya Okulunu Okudu-Hikmet Delili-Feyyaz Tv 6 Dk” 10.Sınıf 30.Ders)
*(Bizi Seven Var 135 Video “Yaratılıştaki Mana Delili Videosu-Feyyaz Tv 7 Dk” 10.Sınıf 30.Ders)
*(Bizi Seven Var 135 Video “Varlıkların Âlemdeki Nizamı Korumak İçin Çalışmaları-Vazife Görme Delili-Feyyaz Tv 6 Dk” 10.Sınıf 30.Ders)
*(Bizi Seven Var 135 Video “Basit Sebeplerden Çıkan Mükemmel Neticeler-Sebep Netice Delili-Feyyaz Tv 9 Dk” 10.Sınıf 30.Ders)
