KÖMÜR VE ELMASIN BELİRLENDİĞİ İMTİHAN DÜNYASI
Burada yeri gelmişken Ömer Nasuhi Bilmen’in ‘Hikmet Goncalarından ibretli bir olayı nakledelim:
Hz. Musa (as) bir gün der ki:
-Ey Allahım! Varlıkları ve insanları yaratıyor, sonra onları öldürüyorsun. Bundaki hikmet nedir?
Bunun üzerine, kendisine ekin ekmesi tavsiye ediliyor: Bu ilâhî emir üzerine Hz. Musa bir miktar ekin eker. Ürünler yetişip, hasat zamanı olunca da onları biçmeye başlar. Bu esnada Allah’ın vahyi erişir:
-Ey Musa!… Bu kadar emek vererek yetiştirdiğin ekinleri şimdi niçin biçiyorsun? Bu şekilde perişan hâle getiriyorsun? Yazık değil mi?
Hz. Musa der ki:
-Ya Rabbi!… Bu ekinlerin içinde hem tane var, hem de saman. Tane samanlığa konulmaz ve samanla bir arada bulundurulmaz. Saman buğday ambarına konulmaya lâyık da değil. Bunları birbiriyle karıştırmak akla aykırıdır. Onun için aralarını ayırmak istiyorum.
Bunun üzerine Hz. Allah;
-Ey Musa!… Sen bu ilmi kimden öğrendin? Bunların karışık halde bulundurulmamasını sana kim öğretti?
Hz. Musa;
-Yâ Rabbi!… Bana bu aklı Sen verdin. Zaten bütün bildiklerim, Senin inayetin ve Senin bildirmenledir.
Cenab-ı Allah şöyle buyurur:
-Öyle ise ey Musa; Mahlukat arasında pâk, tertemiz ruhlar olduğu gibi karanlık, karışık ruhlar da vardır. Bunlardan benim nasıl haberim olmaz? Buğday tanelerini samandan ayırmak gerektiği gibi, iyi ruhlar ile kötüleri birbirinden ayırmak gerekir.
Evet, hiç şüphesiz dünya bir tarladır. Mahşer ise bir harmandır. Cennet, cehennem ise birer mahzendir. Anlamamız gereken tek şey; bizim üzerimizde, hiçbir zaman kaçamayacağımız bir el ile sürekli yaptıklarımızı izleyen bir göz olduğudur. (Charles Ferdmand, Göksel Mutluluk)
NEDEN İMTİHAN EDİLİYORUZ?
Mûsâ(a.s.)’nın Cenâb-ı Hakk’a “Neden halkı yarattın? Sonra da onları helâk ediyorsun?” diye sorması ve kendisine cevap gelmesi.
- Mûsâ (a.s.) dedi ki: “Ey soru ve hesâp günü olan kıyâmetin sahibi Rabbim! Bir şeyi güzel bir şekilde yapıyorsun, yaratıyorsun, sonra tutup onları yıkıyorsun, bozuyorsun.
- Erkek olsun, dişi olsun, cana canlar katan güzeller yaratıyorsun, sonra da onları öldürüyorsun, yıkıyorsun; neden böyle yapıyorsun Rabbim?”
- Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: “Ey akıllı Mûsâ, mâdemki sordun, gel de cevâbını dinle.
- Ey Mûsâ! Sen yere bir tohum ek de, bunun sırrını anla ve insâfa gel.”
- Mûsâ ekin ekti. Ekin bitti, yeşerdi, başaklandı, güzel, düzgün bir hâle geldi.
- Orağı aldı, ekini biçti. O sırada gaybdan, gizli âlemden kulağında bir ses geldi.
- Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: “Yâ Mûsâ! Niçin ekin ekiyorsun? Yetişince, olgunluğa ulaşınca, onu biçiyorsun…”
- Mûsâ “Yâ Rabbi!” dedi, “Burada buğday da var saman da. Onun için biçiyorum.
- Buğday saman anbarına lâyık değildir. Saman da buğday anbarında çürür. Yok olur gider.
- Bu ikisini birbirine karıştırmak hükmüne uymaz, onları eleyip ayırmak gerek.”
- Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: “Yâ Mûsâ! Sen bu bilgiyi kimden öğrendin de onunla harman meydana getirdin?”
- Hz. Mûsâ dedi ki: “Ya Rabbi! Bu ayırdetmeyi bana sen verdin.” Cenâb-ı Hakk da buyurdu ki: O hâlde nasıl olur da bende ayırdetme bulunmaz?
- Allah’ın yarattığı kullar arasında tertemiz rûhlar da var, günah: tozlarına bulanmış rûhlar da var.
- Balçığa batmış sedef durumunda olan bedenlerin de hepsi bir değildir, birinde inci var, öbüründe boncuk.
- Buğdayları nasıl samandan ayırmak gerekse, bu iyi ve kötü rûhları da birbirinden ayırdetmek gerek.
- Bu cihân halkı, bu insanlar hikmet hazîneleri gizli kalmasın, meydana çıkarılsın diye yaratılmışlardır.” (Mesnevi Tercümesi 4.Cilt-Hz. Mevlana-Şefik Can-Ötüken Yayınları)
Videolar:
