Bizi Seven Var 5. "Bir Denklemin Açılımı"

Bizi Seven Var 6. “Bir Denklemin Açılımı” (Hikaye) 8.Sınıf 1.Ders

BİR DENKLEMİN AÇILIMI

Yıllar önce, bir seminer salonunda oturmuş, liseli ve üniversiteli gençlerle sohbet ediyorduk. Seminer salonu adeta bir sınıf gibi tanzim edilmişti. Karşıda kara tahta ve arkada intizamla dizilmiş sıralar..

Sohbetimiz “insanın yaradılışının hikmet ve gayesi” ile ilgiliydi.

Sohbet esnasında bir ara aklıma güzel bir fikir geldi. Kalktım, tahtaya doğru yürüdüm. Tebeşiri elime aldım. Tahtaya şu rakamları yazdım:

2+2=4

Salondaki gençlere:

-“Bu yazdıklarım doğru mu” dedim

-“Evet” dediler.

-“Peki, o zaman bir de şu yazdıklarıma bakın!” 2+2 = 5

-“Bu yazdığım doğru mu?”

-“Hayır. Yanlış!”

-“Peki, yanlışımı düzeltiyorum.”

2+2 < 5

-“Şimdi tamam mı?” dedim.

Gençler hep birlikte:

-‘’Tamam.” dediler.

-“Güzel.. Ben şimdi cebirdeki eşit sembolü ( = ) üzerinde biraz durmak, sizi de biraz tefekküre zorlamak istiyorum. Bu sembol nedir? Neyi ifade eder?” dedim.

Gençler hep bir ağızdan:

-“Bu sembol eşitliği gösterir.” dediler.

-“Tamam, çok güzel! Bu sembolü, ben biraz daha genişletmek, eşitliğin taşıdığı manayı biraz daha umumileştirmek istiyorum. Pratik bir mantık yaklaşımı içinde insanın görev ve sorumluluğunu, idrak ve kavrama gücünü, sanatkarlık ve inşa kabiliyetini, ilmi derinliğini ve araştırma kapasitesini ve teknoloji üretebilme sıfatlarını dikkate alarak bir mukayese yapmak ve bir eşitlik kurmak istiyorum. Affınıza sığınarak bir denklem daha yazmak istiyorum.” dedim.

Tahtaya şu denklemi yazdım:

(İNSAN = ÖKÜZ )

Bir an şaşırdı öğrenciler. Yüzüme baka kaldılar.

Bu durumda denklemde bir düzeltme yapmam gerekti.

-“Af edersiniz! Gençler, bu denklemi insanı aşağılamak, tahkir etmek için yazmadım. Bir hakikati daha net gözlere göstermek için yazdım. İki dakika sabredin lütfen. Ama önce soruma cevap verin! Bu denklem doğru mu, yanlış mı?”

“Hayır. Yanlış!

-“O zaman mesele yok.. Ben de doğrusunu yazarım.” dedim.

Denklemi düzelttim:

(İNSAN>ÖKÜZ)

-“Şimdi oldu mu?”

-“Evet, oldu!” dediler.

-“Cebirdeki harfli denklemlerin açılması gibi, bende bu denklemimi açmak istiyorum. Şimdi dikkatle bakın.

Denklemimiz: (İNSAN > ÖKÜZ) idi. Bu denklemin bir tarafını, yani ÖKÜZ kelimesini açmak istiyorum.

ÖKÜZ=[YER+İÇER+ÇİFTLEŞİR+ÖLÜR]

Hayvanın özelliği bu sıfatlar değil mi? Hayvanlar ne yapar? Yer, içer, çiftleşir, ölür. Şimdi bu açılımı denkleme yerleştirelim:

[İNSAN > [yer + içer + çiftleşir + ölür] Söyleyin bana bu denklem doğru mu?” dedim.

-“Evet.” dedi öğrenciler hep bir ağızdan..

-“Şimdi eşitliğin öbür tarafına bakalım. İnsan sadece yese+ içse+ çiftleşse+ ölse ne olur?”

Hiç beklemiyorlardı böyle bir denklemin açılımını.. Şaşırıp kaldılar.. Bir genç şaşkın bir ifade ile:

-“Şey.. Hocam!”

-“Evet!”

-“Şey..”

-“Söyle ne olur?”

-“………olur!” dedi.

-“Hımm.. Mesele tamam. İş anlaşıldı.. Şimdi söyleyin bana, kim bu eşitliği kabul etmek ister” dedim.

Gençler gür bir sesle:

-“Hiç kimse!” dediler.

-“Durun bir dakika..! O zaman insanın bu eşitliği değiştirecek farklı nitelik, vasıf ve özelliklere sahip olması gerekir.. Yani, insanı hayvanlardan farklı kılan artı değerlerin olması lazım. Aksi halde, artı değerler yoksa iki taraf birbirine eşitlenmiş olur.

Bu durumda insanı hayvandan ayıran üstün cephelerinin neler olduğunu incelemek, anlamak ve analiz yapmak zorundayız.

Söyleyin bana gençler! Nedir insanı hayvandan üstün kılan özellikler?” dedim.

Gençler:

-“Siz sıralayın!” dediler. Ben de:

-“Birincisi, insanı hayvandan ayıran ve üstün kılan özellik, insanın düşünme nimetine mazhar olmasıdır. Yani, insan düşündüğü zaman insandır.

İkincisi, insan nefsini, his ve duygularını sorguladığı, hayatını muhasebe ve murakabe ettiği zaman insandır. Nefsini sorgulamayan insaniyetten uzaklaşır, aşağılara düşer, yuvarlanır.” dedim.

Gençlerden birisi:

-“Nefsi sorgulamanın ana başlıkları neler olmalı, daha açıkçası neler sormalıyız nefsimize?” diye sordu.

-“Mesela, şu sorulardan başlamalı her insan:

Niçin yaratıldım, hayatımın gayesi ne?

Beni yaratan kim, yaşatan kim, bu kadar nimetleri başıma bağlayan kim?

Akıl nimetini bana bahşeden, beni duygu ve hislerle donatan kim?

Beni yaralan Allah’a karşı görev ve sorumluluğum ne?

Neleri yaparsam O memnun olur, nelerden kaçınırsam Onun rızasını kazanmış olurum?” dedim.

Sonra gençlerle soru-cevap faslı başladı. İnsanı insan yapan, insanı hayvandan farklı kılan güzelliklerden konuştuk o gün.. Sohbetimiz uzun sürdü.. Nihayet sohbeti şu cümlelerle tamamladım:

– “Gençler! İnsanın kâinat çapında bir gayesi, görev ve sorumluluğu var.. Bu sorumluluk sadece dünya hayatı ile çerçevelenemez. İnsan hayatı yalnız yemek ve içmeğe, gezip tozmaya tahsis edilemez. Sefahat ile çürütülemez, nefsani arzulara gömülemez.

İnsanı hayvaniyet mertebesinin daha aşağısına düşürten, zelil ve perişan eden bir hayat tarzı ve yaşam felsefesi onun kalp, ruh, akıl ve duygularına karşı işlenmiş dehşetli bir cinayet, zalimane bir hıyanettir.”

Biraz, yorulmuştum ama tatlı bir yorgunluktu bu gençlerdeki o iştiyak ve alakadarlık sanki yorgunluğumu üzerimden almıştı.. Zamanın nasıl aktığını fark edememiştim o gün. (Niçin Yaratıldı Şu İnsan-Prf. Dr. Şener Dilek-Feyza Yayınları)

Videolar:

0.7.Hayatı Temellendirmek-Nereden Geldim Nereye Gidiyorum-Yolyordam 10 Dk