Featured Video Play Icon

Bizi Seven Var 64. “Kâinattaki Sistem Ve İnce Hesap-Allah Var Her Şey Var” 7.Sınıf 12.Ders

2.KÂİNATTAKİ SİSTEM VE İNCE HESAP ANLATILMALIDIR.

KÂİNATTAKİ SİSTEM VE İNCE HESAP

Gökyüzünde birçok gezegen, yıldız ve gök cismi var. Bu akıl almaz uzay boşluğunda muazzam büyüklüğe sahip yıldızlar ve gezegenler, hepsi de yörünge etrafında, büyük bir hızla dönmekteler. Hiçbirisi yörüngesini şaşırmıyor, birbirine çarpmıyor, milyonlarca yıl devam eden sistem bozulmuyor. Bütün bunları ayarlayan, bu kadar cismin hareketini ince bir hesaba göre düzenleyen birisi var. Bu cisimlerden birisi olan güneşin dış tabakasında ki sıcaklık ve dünyamızın güneşe uzaklığı ince bir hesaba göre ayarlanmıştır. Dünyamızın sıcaklığı insanların yaşayabileceği en uygun ölçüdedir. Eğer bu hesap bozulursa, insanlar dünyada yaşayamazdı. Dünyamızın ekseni 23 derece eğiktir. Bundan dolayı mevsimler meydana gelir. Bu meyil sağ veya sola doğru kaysaydı, insanlar sıcaktan veya soğuktan ölürlerdi. Aynı şekilde Ay, dünyamıza şimdiki mesafesinden daha ötede olsaydı, gelgitler yüzünden bütün kıtalar günde iki defa su altında kalırdı. Yine atmosfer tabakasının dünyamızı güneşin zararlı ışınlarından koruduğunu görüyoruz. Bu misaller çoğaltılabilir. Bütün bu ince hesap ve muazzam işleyiş, her şeyi en güzel şekliyle yaratıp idare eden yüce bir kuvvete işaret etmektedir. Dünyada ki bütün sistemi insanın ve diğer canlıların düzen içinde yaşamaları için ayarlayan birisi var.

ALLAH VAR HER ŞEY VAR

‘’Allah’tan ancak âlimler (hakkıyla) korkar.” buyuran Mukaddes Kitabımız, imanın bir bilgi neticesi olduğu­nu beyan etmekte ve mikrokozmozdan makrokozmoza kadar kâinat sarayının “akıl sahipleri”, “bilgi sahipleri” için Allah’ı (cc) tanıtacak delillerle dolu olduğunu birçok ayetiyle haber vermektedir.

Kurtuluş kaynağımız, Kur’an-ı Kerim. Allah’ı tanıtırken içinde yaşadığımız varlık âleminin derinlemesine incelenmesini ister. Böylece Allah’ın rahmet, kudret, hikmet ve sanatının tezahürlerini dikkat nazarlarına sunar.

Evet! İnsan, kalbiyle birlikte aklını ve bilgisini kullanarak Yaratıcısını bilip tanıyabilir.

Bir sanatkârın sanatkârlığını gösteren onun el emeği, göz nuru ve zihin teriyle ortaya koyduğu eserleridir. Biz Süleyman Çelebiyi ihlasla yazdığı Mevlidiyle, Mimar Sinan’ı nakış nakış işlediği Selimiye’siyle, Gazalî’yi ilmî derinliğiyle ortaya koyduğu İhya’sıyla, Mehmet Akif’i gözyaşlarıyla yoğurduğu İstiklâl Marşı’yla tanırız.

Bu eserlerde göze çarpan derinlik, estetik, güzellik, mü­kemmellik onların sanatının büyüklüğü hakkında bize fikir verir. Demek ki, sanatkârı tanımanın yolu öncelikle onun eser­lerini tanımaktan geçer.

Allah’ı tanımanın yolu da O’nun birbirinden mükemmel, birbirinden muhteşem bin bir çeşit eserlerini tanımaya çalışmaktan geçer. Bundan dolayı ana kaynağımız Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde kâinata “ibret gözü” ile bakmamız istenerek tefekkür çağrısı yapılmaktadır:

“Yeryüzünde türlü türlü renklerle, her çeşitten bitki ve hayvan olarak sizin için yarattığı daha neler var! Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak ibretler var.” (Nahl. 13)

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün süre­lerinin değiştirilmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde gemilerin süzülüşünde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgârın yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah’ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır.” (Bakara, 164)

“Evcil hayvanlarda da sizin için ibretler vardır. Onların içinden çıkan sütle sizi besleriz. Daha onlarda sizin için nice faydalar bulunur.”

Bir eseri tanımak, bizi eserin ardındaki fiile götürür. Me­selâ Mimar Sinan’ın Selimiye Camisi, asırların eskitemediği muhteşem bir mimarî eserdir. Bu eseri gördüğümüz zaman anlarız ki onu büyük bir sanatkâr, usta bir mimar inşa etmiştir. Çünkü bir mimarî eser kendiliğinden ortaya çıkmaz; bir “imar” ve “inşa” faaliyeti sonucu meydana gelir. Demek ki her eserin ardında bir fiil vardır. Eserin güzelliği onu ortaya çıka­ran fiilin güzelliği hakkında bize bir ölçü verir.

İşte, eser nasıl fiili gösteriyorsa fiil de faili, onu yapanı gösterir. Yani nasıl “mabed” adını verdiğimiz Selimiye eseri­nin ardında bir “imar etme” fiili varsa, bu fiilin arkasında da bir imar eden “mimar” ismi vardır.

Evet, kâinattaki her varlık bir eserdir. Hepsi de bir değil, birçok mükemmel faaliyetin neticesi olarak ve pek çok ilahî ismin tecellisiyle ortaya çıkmıştır, insan bu eserleri ne kadar dikkatli inceler, üzerinde tefekkür ederse onları yaratan yüceler yücesi Sanatkâr’ı o nispette tanıyabilir.

Bir çiçek eserdir. Ağaç bir eserdir. Toprak bir eserdir. Bal arısı bir eserdir. Yıldız bir eserdir. Yağmur bir eserdir. Bulut bir eserdir, insan bir eserdir. Varlık âleminde gözle görünen­den görünmeyene her şey bir eserdir. Ve bunların hepsinin arkasında kâinatı güzellikler içinde sarıp sarmalayan ilâhî isimler ve sıfatların tecellileri parlar; Müzeyyin’den Musavvir’e, Muhyi’den Mumit’e, Kuddüs’ten Rezzak’a…

İşte, insanın da göz alabildiğine muhteşemliğin sergi­lendiği bu yeryüzü açık hava müzesine Kuran’ın “ibret alın akıl sahipleri!” hitabı penceresinden bakıp Rabbi’nin bin bir is­minin nakışlarını bir kitap gibi okuyup anlaması ve “Ancak sana kulluk eder; ancak sen’den yardım isteriz.” (Fatiha 5) di­yerek O Yüce Sanatkâra her dem kulluğunu takdim etmesi gerekmez mi?

Videolar:

*(Bizi Seven Var 64. Video “Güneş Konuşuyor-Feyyaz Tv 7 Dk” 7.Sınıf 12.Ders)

*(Bizi Seven Var 64. Video “Denge Delili-Feyyaz Tv 8 Dk” 7.Sınıf 12.Ders)