ALLAH’IN KUDRETİNİ, YARATMA GÜCÜNÜ VE SANATINI DÜŞÜNMEK
*Allah’ın şaşılacak kudretini, yaratma gücünü, yarattığı sayısız garîb mahlukları düşünün de, onun yüceliği karşısında kendinizi kaybedin.
*Onun san’atına karşı hayran olarak sakalını, bıyığını kaybeden kişi kendi haddini bilir. San’at sahibine dair söz bile etmez.
*Bir kul candan ve gönülden; ‘Allah’ım ben Seni gereği gibi şanına lâyık bir şekilde övemem.” demekten başka bir şeyi yapamaz. Çünkü ona dâir söz sayıya da sığmaz, sınıra da.
*O hâlde Hakk’ın yarattıklarına karşı hayran ol, şaşır kal, yaratıcının kudretini, san’atını gönlünde hisset, bu yeter; şaşırıp kal da, Allah’ın yardımı her taraftan sana gelsin, ulaşsın.
*Şaşırıp kalıp da kendi varlığından geçersen hâl dili ile: “Yâ Rabbi bizi doğru yola götür.” demiş olursun.
*Bu iş büyük bir iştir. Hakikat yolları zor bulunur ama sen onun sevgisini kaybetmekten korkar, titrer de ona sığınırsan, o güç iş yumuşar. O zorluk sana kolay görünür.
*Çünkü işin zorluğu, büyüklüğü inkâr edenler içindir. Sen aczini itirâf edersen senin için o zorluk, o güçlük lütuf ve ihsan olur.
*Hz. Mustafa (s.a.v.) Efendimiz bize: “Allah’ın zâtını pek aramayın. Allah’ın zâtından pek bahsetmeyin.” diye vasiyette bulunmuştur.
İbn-i Abbas hazretlerinden rivâyet edilen şu hadîsler bu konuyu aydınlatmaktadır:
“Her şeyi düşünün, fakat Allah’ın zâtını düşünmeyin.” Kezâ “Allah’ın yarattığı bütün varlıkları ibretle düşünün, fakat Hakk’ın zâtını düşünmeye kalkışmayın. Çünkü helâk olursunuz. Yâni yoldan çıkar, sapıklığa düşersiniz.” hadisleri ile İbn-i Ömer hazretlerinin; “Allah’ın lütfettiği nimetleri düşünün, fakat Allah’ın zâtını düşünmeyin.”
Gülşen-i Râz sahibi Şeyh Mahmud Şebüsterî hazretleri demiştir ki:
“Allah’ın nimetlerini düşünüp şükr etmek, sülük yolunun sırrıdır. Fakat Hakk’ın zâtı hakkında şöyle mi, böyle mi diye düşünmek günahtır.” (Mesnevi Tercümesi 4.Cilt-Hz. Mevlana-Şefik Can-Ötüken Yayınları)
AKIL VE HAYRANLIĞI SATIN ALMAK
Zeki olmak, akıllı geçinmek İblis’in yoludur; aşk ve kulluk da Adem’indir.
*Ey Hakk yolcusu! Sen; aklı, zekâyı sat da hayranlığı satın al! Çünkü zeki olmak, akıllı olmak; bir fikir yürütmekten, bir zanna kapılmaktan ibârettir! Hâlbuki hayranlık; Hakk’ın güzelliğini, kudretini, san’atını görmek, şaşırıp kalmaktır!
*Aklı, Hz. Mustafa huzûrunda kurban et ve “Allahım bana yeter!” de!
*Nûh’un iman etmeyen oğlu Kenan gibi iman gemisine binmekten kaçınma! Onun akıllı ve zeki olan nefsi; “Dağa çıkar kurtulursun; su, oralara kadar çıkamaz!” diye onu kandırmıştı da,
*”Sağlam, yüksek bir dağın üstüne çıkar kurtulurum; ne diye Nûh’un minnetini çekeyim!” demişti.
*Keşke Kenan yüzme öğrenmemiş olsaydı da, Nûh’un minnetine katlansaydı, gemiye girmeyi düşünseydi!
*Keşke o, küçük çocuklar gibi bilgisiz olsaydı da, onların analarının eteklerine sarıldıkları gibi Kenan da babasının lütuf ve keremine sığınsaydı!
*Yâhut da, kitaplardan öğrenilen, rûhla ve gönülle ilgili olmayan “naklî bilgi” ile bilgin olmuş ve onunla gurura kapılmış olmasaydı da, bir velîden vahiy bilgisi kapsaydı!
*Hakk yolunda yürürken aklı, zekâyı bir tarafa at da, kendini abdal yap ve bir kâmil insana uy; onun izinde yürü! Kurtuluşu, ancak bu abdallıkla bulabilirsin!
*Babacığım; insanların mânevî pâdişâhı olan Peygamber Efendimiz bu yüzden; “Cennetliklerin çoğu abdal kişilerdir!” diye buyurdu.
*Akıl ve zekâ sana kibir ve gurur verir. Abdal ol da, gönlün düzelsin, huzûra ersin!
*Abdallık dediğim, halka iki kat maskara olan kişinin ahmaklığı değildir. Bu abdallık; “Hu”ya karşı, yâni O’na, Allah’a karşı hayran olmak, O’na karşı hayrete düşmek ve abdallaşmaktır! (Mesnevi Tercümesi 4.Cilt-Hz. Mevlana-Şefik Can-Ötüken Yayınları)
Videolar:
*Harika Bir Vitrin-Sanatkarın Eserlerini Sergilemesi-Tefekkür-Yolyordam 3 Dk