Bizi Seven Var 6. Niçin Yaratıldı Nereye Gidiyor Şu İnsan?

Bizi Seven Var 8. “Niçin Yaratıldı, Nereye Gidiyor Şu İnsan” 9.Sınıf 2.Ders

NİÇİN YARATILDI, NEREYE GİDİYOR ŞU İNSAN

İnsanda en üstün ve en mükemmel vasıf, düşünmektir. Onu diğer canlılardan ayıran temel özelliklerin başında düşünmek, akıl yürütmek, tefekkür etmek gelir, insan, fıtratının bir gereği olarak olayları aklı ile tartar ve değerlendirir; dimağ laboratuvarında damıtır; yeni yeni düşünceler üretir; mantık ve muhakeme ile ilim ve delille yürümeye çalışır.

Tarih boyunca bu yürüyüşte, kâinatı ve içindeki mevcudatı ve onların sır ve hikmetlerini araştırma adına pek çok emekler sarf edilmiş; pek çok buluşlara, büyük projelere imza atılmıştır. Bugün ilim adına atılan adımlar ve teknolojide kat edilen mesafeler çok büyüktür. Bu mazhariyet insan nevi adına iftihar edilecek bir güzelliktir, bir kemaldir.

O kemale tırmanışta meseleleri rafine edip billurlaştırmada çok önemli metotlardan birisi “sorgulama”dır.

Bu metot ile pek çok kapılar açılmış; pek çok güzellikler ortaya çıkmış kâinat kitabındaki birçok sır, hikmet ve hakikatler bu metodun penceresi ile temaşa edilmiştir.

Sorgulama metodu ile kâinat ve içindeki eşya ve mevcudatı inceleyen, araştıran, test eden insan; aynı metodu kendisi için de kullanmak zorundadır. Çünkü kâinatın merkezinde insan vardır. İnsan nefsini sorgulamaz, üzerine yüklenen mesuliyeti düşünmez, ipini kırıp kaçarsa; onun zarar, tahrip ve vahşeti kendi ile kayıtlı kalmaz, topluma sirayet eder; yakar, yıkar, döker. Hakkı çiğner, hukuklara tecavüz eder canavarlaşır. Bu nedenle, insan sorgulamaya önce kendinden başlamalıdır.

Bu sorgulamada ilk adım, “Niçin yaratıldı şu insan” sorusuna cevap aramak olmalıdır.

Nefsini sorgulayan ve yaratılış gayesi hakkında ciddi düşünen her insan bu soruya cevap aramaya mecbur olduğu gibi; aynı şekilde bir şehri yüz kere, belki bin kere mezaristana boşaltan ölüm gerçeğini de düşünmek ve “Nereye gidiyor şu insan?” sorusunu da dikkate almak ve bu soruya da cevap bulmak zorundadır.

Evet, her nefis ölümü tadacak, her insan kabre girecektir. Aklıselim, ölümden sonraki hayatı dikkate almak, ciddi bir biçimde düşünmek ve nefsini sorgulamak mecburiyetindedir.

İnsan ebed için halkedilmiştir. Ebede gidecektir. O yol uzundur, dehşetli, sıkıntılı ve sancılıdır. Ebed yolculuğu tedarik ve levazımat ister. O yollarda iman ve ubudiyetle, ihlas ve şevk ile yürümek lazımdır. O yol saffet ve samimiyet, aşk ve gayret ister; himmet ve hamiyet ister; iltica, istiğfar ve istikamet ister.

O yolda şeytanın vehim ve vesvesesi, nefsin şek ve şüphesi beş para etmez. “Ölümü düşünmeyeceğim.'” demek de insanı sorumluluktan ve sorgulanmaktan kurtaramaz. ‘’Boş ver, aldırma!” demek de insan olan insana yakışmaz.

Evet, düşünmek ve ibretle bakmak zorundayız.

Topraktan yaratıldık, tekrar toprağa döneceğiz. Onun kucağına düşeceğiz.

Bakın ibretle şu toprağa.

Şu toprak bütün çekirdek ve tohumların kabri değil mi?

Milyarlarca çekirdek ve tohum o kabre giriyor. İkinci bir baharda çekirdekler ve tohumlar tekrar dirilmiyor mu? İstidatlar ikinci baharda yeniden açılmıyor mu?

Evet, toprağa giren çekirdekleri rahmet ve inayeti İlahiye çürütmüyor, çekirdekleri sümbüle çeviriyor.

İnsan o çekirdeklerden daha mı adi, daha mı basit?

Evet, insan da toprağa girecek ikinci bir baharda tekrar açılacak, baki sümbüller verecektir. Bu azim gerçeği bütün

Peygamberler, ümmetlerine ders vermişlerdir. İnsan, kâinatı çınlatan bu yüksek seslere ve bu kutsi sedalara kulak vermek; nebi ve resullerin haber ve beyanlarını dikkate almak mecburiyetindedir. İnsan, gözünü kapamak ve lakayt kalmak ile kurtulamaz, sorumluluktan kaçamaz.

Evet, nereye kadar kaçacak şu insan..!

O, kefene bürünmeyecek mi, tabuta binmeyecek mi, kabre indirilmeyecek mi?

O dar mekânda amelleriyle baş başa kalmayacak mı?

Evet, beşerin en mühim ve en elzem meselesi, yaradılış gayesini bilmek ve o gayeye göre hayatını tanzim etmektir. (Niçin Yaratıldı Şu İnsan-Prf. Dr. Şener Dilek-Feyza Yayınları)

NİÇİN GELDİK DÜNYAYA?

Bütün mahlûkattan farklı bir keyfiyette yaratılan insan nefsini sorgulamak, yaradılış gayesini düşünmek, dünyaya gönderilişin hikmet cephelerini araştırmak ve öğrenmek zorundadır. Çünkü insan, anlama, kavrama, ölçüp değerlendirme ve analiz yapma gibi vasıflarla donatılmış; hadiseleri süzecek, ölçüp değerlendirecek akıl, kalp ve vicdan gibi istidat ve kabiliyetlerle teçhiz edilmiş, dünyaya gönderilmiş.

Evet. “Niçin yaratıldım? Nereden geldim, nereye gidiyorum? Şu dünya hanında görevim ne?” gibi sorulara cevap aramak ve bu tılsımı çözmek zorundadır insan..

Rahmet, hikmet ve inayet-i ilahiye insanların imdadına yetişmiş.. Cenab-ı Hak, insanlara hak yolunu talim ettirmek: ve onları her türlü sapık fikirlerden kurtarmak için nebi ve resulleri göndermiş; onların eli ile yaradılışın sır ve hikmetlerini açık olarak beyan buyurmuştur.

Evet, Feyyaz-ı Mutlak. Rabb-ı Kerim, binlerce peygamber göndermiş.. Onların en sonuncusu olan Resul-i Ekrem (a.s.m) “Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” suallerine vahyin ışığında cevap vermiş.. Yaradılış gayesini insanlara tebliğ etmiştir.

Bütün resullerin en ekmeli, en efdali, en büyüğü ve en sonuncusu olan Hz. Muhammed (a.s.m.) Kur’an-ı Azimüş-şan ile “yaradılış gayesi’ni bütün insanlığa duyurmuştur.

Evet, insan ebed için yaratılmış, teklif ve imtihan için dünyaya gönderilmiştir.

İnsanın yaradılışının hikmet ve gayesi Allah’ı tanımak ve Ona ibadet etmek, emirlerini yerine getirmek ve hakiki bir kul olarak Rabb’ına yönelmektir. (Niçin Yaratıldı Şu İnsan-Prf. Dr. Şener Dilek-Feyza Yayınları)

Videolar

0.8.Tefekkür Hiç Tefekkür Ettin mi-Muhteşem Görüntüler-(Temiz Akıl) 4 Dk