***(Bizi Seven Var 18. “Bu Da Rabbinin Sarayı–Kâinatın Sanatkârı-Her Şeyin Kur’an’da Olduğuna Dair Nükte” 6.Sınıf 2.Ders)
İnsanın Allah’ı tanıyıp bulmasında ve sevmesinde yol gösteren üç rehber vardır.
*Kâinat kitabı
*Kur’an-ı Kerim
*Peygamber Efendimiz
BU DA RABBİNİN SARAYI
Mevlana, oğlu Bahaeddin Çelebi’yi eğitmektedir. Bir gün elinden tutar. Konya’yı gezdirir… Teker teker bütün sarayları, köşkleri gösterir… Hepsini sahiplerinin ismiyle beraber tanıtır.
“Bak” der, “bu filanca vezirin sarayı. Bu falanca beyin köşkü.”
Bahaeddin Çelebi arka arkaya gördüğü bu kadar ihtişamlı bina karşısında biraz etkilenmiş gibidir…
Mevlana onu son olarak yüksek bir tepenin üzerine çıkarır. “Şimdi etrafını iyice seyret ” der. Çelebi’nin gördükleri, yemyeşil, göz alabildiğine bir ova, ağaçlar, akarsular, çiçekler ve uçsuz bucaksız masmavi bir gökyüzüdür…
Oğlunu gördüklerini iyice hazmettiğinden emin olduktan sonra Mevlana son sözünü söyler, taşı gediğine yerleştirir.
“Bahaeddin bak, bu da Rabbinin sarayı” (Allah Sevgisi-Said Alpsoy-Gelenek Yayınları)
***
Allahü Teâlâ hazretleri buyurdu:
“Göklerde ve yerde nice deliller vardır. Buna rağmen onlar, bunların yanından aldırış etmeden geçer giderler.” (Yusuf Suresi: 105)
Göklerin ve yerin yaratılışında, bütün tabii olaylarda insanlara ibretler vardır.
Ziya Paşa bir kıtasında der:
“Bin ders-i mearif okunur her varakında
Yâ Rab ne güzel mektup imiş mekteb-i âlem.
Heman bir var imiş bir yok imişdir hâsıl-ı devran
Serâser ibret-efza bir garip efsanedir âlem.”
***
Vecde gel sen de o âlemlerin âhengine uy
Varlığın arşa çıkan zikrini tesbîhinle duy
Ali Ulvi Kurucu
ALLAH’IN VARLIĞINI ANLAMAKTA KENDİ KUSURUNU GÖRMEK
FİİL-FAİL
Bir yazı kendi kendine yazılır mı?
- Ey oğul, yazıyı bir yazıcının yazdığını düşünmek mi akla daha uygun düşer, yoksa yazıyı, bir yazarın yazmadığı, kendi kendine yazıldığını düşünmek mi akla uyar?
- Işık veren mum, yakanı olmadan mı yanar? Yoksa yakmasını bilen bir kişinin yakması ile mi yanar?
- Her şey görünmez ki. Rüzgâr da gizlidir. Onu tozların yükselişinde, yaprakların savruluşunda seyret!
- Rüzgâr bazen sağdan eser, bazen soldan. Yaprakların oynayışı bu hâli anlatır.
- Denizdeki köpüğe benzeyen nakışlar, şekiller, varlıklar; dalgaların coşması, oynaşması olmasa nasıl meydana gelir? Rüzgâr esmeden, tozların yükseldiğini kim görmüştür?
- Ey hakîkati arayan kişi, şekil, nakış tozunu gördün ya, rüzgârı da gör! Köpüğü gördün ya, köpüğü meydana getiren uçsuz bucaksız denizi de müşâhede et.
Hz. Mevlâna Divan-ı Kebir’in VI. Cildinin 2674 numaralı gazelinde bulunan şu beyitlerle bu hakikatleri açıklar:
“Ağaçların dalları, yapraklan rüzgâr esmeyince oynamaz. Saman çöpü de kehribâr olmadıkça uçmaz. Saman çöpü bile rüzgâr olmadıkça hareket etmezken, koca bir dünya nasıl olur da, bir oynatanı, bir hareket ettireni olmadan döner, durur?”
- Nakışlar, resimler ister haberleri olsun, ister olmasın, hepsi de onları nakşedenin, yapanın elinden çıkar!
- Testici testi ile uğraşır; onu yoğurur, şekil verir, yapar! Testi yapıcısı olmadan, hiç kendi kendine genişler, uzar mı?
- Tahta, dülgerin eline sığınmıştır, ona tâbî olmuştur! Öyle olmasaydı kesilir miydi, başka tahtaya eklenir miydi?
- Elbise; bir terzinin eline geçmeden, kendi kendine nasıl biçilir nasıl dikilirdi?
- Ey akıllı kişi; su kabı sakanın elinde olmasaydı, kendiliğinden nasıl dolar, nasıl boşalırdı?
- Sen de; her an, her nefeste dolmadasın, boşalmadasın! Şu hâlde, ey bilge; o eşsiz, o büyük yaratıcının san’at elindesin!
- Bir gün olur da gözündeki perde kalkar, sır bağı çözülürse, san’atın, san’atkârın elinde hâlden hâle girmekte olduğunu anlarsın!
- Ey zavallı, ey âciz insan, kendi etrafında dön, dolaş, kendi suçunu gör. Hareketi kendinden bil, gölgeden bilme! Başkalarının kusurlarını göreceğin yerde, kendi kusurunu gör, başkalarını değil kendini suçla… (Mesnevi Tercümesi-Hz. Mevlana-Şefik Can-6.Cilt-Ötüken Yayınları)
KÂİNATIN SANATKÂRI
Bir yerde sanat varsa sanatkârı da vardır. Bir yerde cömertçe ve karşılıksız olarak ikram ve ihsanlar yapılıyorsa, bu ikram ve ihsanları yapan da vardır.
Harika bir tabloyu görüp de ressamını kabul etmemek mümkün olmadığı gibi yeryüzünü dolduran herbiri birer sanat harikası olan, taklîdî imkânsız bunca yaratığı yaratan Yaratıcıyı görmezden gelmek de akılla bağdaşmaz. Plân ve proje, mühendissiz, mimarsız çizilemediği gibi en küçük canlıdan en büyük kürelere kadar ince bir plân gerektiren kâinat binasını inşa eden de birisi vardır. Bir kulübecik dahi ustasız yapılmadığı gibi koca kâinat binası da elbet kendiliğinden olamaz.
İşte insan bu kâinat binasının sahibini bulmak ve Ona inanmakla mükelleftir. (Dünyadaki Cennet-Şaban Döğen-Gençlik Yayınları)
HER ŞEYİN KUR’AN’DA OLDUĞUNA DAİR NÜKTE
“Sultan II. Abdülhamid zamanında, Paris’te, dinler arası diyalog toplantısı yapılacakmış. Abdülhamid, heyet üyelerine ‘Namık Kemal’i de yanınıza alın, ona da bir konuşma verin, hatip bir insandır’ demiş. Sultan’ın talimatı üzerine programda Namık Kemal’e de konuşma verilmiş.
“Toplantıda söz sırası Namık Kemal’e geldiğinde, kürsüye çıkmış, ‘Efendiler, konuşmalar bir hayli uzadı. Ben uzun uzun konuşacak değilim. Size sadece Kur’an’dan bir ayet meali okuyup ineceğim’ demiş ve sohbetimizin konusu olan ‘Yaş ve kuru her şey Kitab-ı Mübin’de vardır’ ayetini okumuş, kürsüden inmiş. Toplantıya katılan bir papaz ‘Söz hakkı istiyorum’ demiş.
“Papazın başında saç yokmuş. Başına işaret ederek, ‘Her şey Kur’an’da varsa, benim başımın kelliği de olması gerekir, ne dersiniz?’ diye Namık Kemal’e yönelmiş. Bunun üzerine Namık Kemal tekrar kürsüye çıkmış, soruyu cevaplandırmış:
“‘Evet’ demiş, ‘Her şey Kur’an’da var. Senin başında saç olmayışı da var. Kur’an şöyle diyor: ‘Güzel beldeden, Rabbinin izniyle güzel şeyler çıkar. Çorak araziden ise bir şey çıkmaz. Çıkan da işe yaramaz.’
“Bir tebessüm dalgası toplantıya katılan herkesi sarmış. Papaz, diyecek bir şey bulamamış, yerine oturmuş.”
Videolar:
*(Bizi Seven Var 18. Video “Herşey Allah’ı Tanımakla Başlar-Kafile 7 Dk” 6.Sınıf 2.Ders)
*(Bizi Seven Var 18. Video “İnsanın Yaratılış Gayesi Nedir-El Cevap 4 Dk” 6.Sınıf 2.Ders)