ALLAH’I TANIMA NİMETİ
“Ben göklere bakıp varlıkların azametini müşahede edip sonra Allah’a inanmayanlara hayret ediyorum.” diyen Abraham Lincoln çok önemli bir noktaya parmak basıyor.
Gerçekten Allah’ı bilip tanıma şerefine erebilmek nimetlerin en büyüğü…
Peygamberler zincirinin Efendimiz’den (sav) önceki halkası Hazreti Isa (as) ile ilgili anlatılan şu kıssa bunu çok güzel ortaya koyuyor:
Bir gün Allah’ın elçisi Meryemoğlu İsa aleyhisselam bir adama rastlamış.
Adamcağızın gözleri görmez olmuş, alaca hastalığına yakalanmış, cüzzam ve felçten yanları düşmüş ve yatalak olmuş.
Onu bu oldukça kötü halde bulan İsa aleyhisselam, kendisine yaklaştığı zaman şöyle söylediğini işitmiş:
“İnsanların pek çoğunun yakalandığı hastalıklardan, dertlerden beni korumuş bulunan Allah’a hamdolsun.”
İsa aleyhisselam sormuş:
“Ey kul. Allah’ın senden çevirmiş olduğu hastalıklar, dertler nelerdir?” diye.
Adamcağız çok manidar bir cevap vermiş:
“Rabbim beni, zâtını tanımamak cehaletinden korudu ve İlâhî marifet kaftanı ile şereflendirdi.”
YAŞADIĞINI ANLAMAK
Dünyanın en büyük romancılarından biri sayılan Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910), arayışların adamıdır. Bu büyük romancı yıllar boyu ateizmin karanlığında bocaladı durdu. Tolstoy, yıllar sonra o karanlığın içinden çıkışını, inanmaya başladığı zaman gerçekten yaşadığını hissedişini şöyle İfade ediyor:
“Erken gelmiş bir bahar günüydü. Ormanda yalnızdım, ağaçların sesini dinlerken düşünceye dalmıştım.
Son üç yılımdaki iç kargaşalıklarımı, Allah’ı arayışımı, devamlı olarak sevinçten ümitsizliğe düşüşlerimi düşünüyordum…
Birden bire, ancak Allah’a inandığım zaman yaşadığımı anladım. O’nu düşünmekle bile sevinçli hayat dalgaları yükseliyordu içimde. Çevremde her şey canlanıyor, her şey bir mana kazanıyordu. Ama İnanmamaya başlar başlamaz hayat duruveriyordu.”
Bu dünya hayatında sahip olabileceğimiz en büyük müjde, Allah’ın varlığıdır. İnsanların birbirlerine taşıyabilecekleri en büyük müjde budur.
Allah’ın varlığı müjdesini taşımak, var oluşumuzun anlamını taşımak demektir. Niçin yaratıldığımızın anlamına ancak o ışık tutacaktır. Allah’a inanmanın müjdesini taşımak, bu dünyanın dar ufuklarında boğulan insanlara başka dünyaların da varlığını müjdelemek demektir. Evet, bu dünyada hakkı verilmeyen, Öteki dünyada hakkını alacaktır. Bu dünyada zulme uğrayan öteki dünyada zalimin nasıl cezalandırıldığını gözleriyle görecektir. Bu dünyada putların boyunduruğunda ezilen halklar, öbür dünyada bu putlaştırılan kişilerin çektiklerini gözleriyle göreceklerdir.
Allah’a inanmanın müjdesini taşımak, öyleyse zulme boyun eğmemeğe çağrıdır. Puta tapmaya başkaldırmaya çağrıdır.
Allah’a inanmaya çağrı, insan ruhunun ve gönlünün pak ve tertemiz hale gelmesi için bir müjde ve gönül karanlıklarının giderilmesi için bir ışık tutuşturmaya çağrıdır.
Allah’a İnanmaya ve O’ndan başkasının önünde eğilmemeye çağrı, insanlık şerefine, insanlık onuruna, insanlık şanına, insanlık haysiyetine bir çağrı ve bir müjdedir.
Videolar:
*(Bizi Seven Var 110. Video “Yaratılışın Gayesi Nedir-Feyyaz Tv 4 Dk” 8.Sınıf 22.Ders)
*(Bizi Seven Var 110. Video “Kimlik(Hayatının Gayesi Ne-Niçin Yaşıyorsun)-Yolyordam 9 Dk” 8.Sınıf 22.Ders)