ZOR DUYGULARIN METAFİZİĞİ
İnsanın yaratılış gayesi yalnızca maddi imkânlar kazanmak, kendini tehlikelerden korumak, karnını doyurmak, kariyer sahibi olmak ve nefsani tatminler değildir. İnsana bahşedilen latifelerin, manevi duyumların, ölçü ve denge içerisindeki organların ve derin hissedişlerin veriliş gayesi, geçici hayattaki bu basit arzu ve beklentilerin karşılanması olamaz.
İnsana ahiret hayatını kazanabilmesi için derin ve güçlü duygular ihsan edilmiştir. İnsandaki hırs, inat, kaygı, sevgi ve korku gibi hisler ona ebedi hayatı kazanması için hibe edilmiş büyük imkânlardır. Dünyadaki ihtiyaçlarını gidermesi ve ahiret hayatını zorlanmadan elde edebilmesi için ona hibe edilmiş özelliklerdir bunlar. Yüzlerini tamamen dünyaya döndürerek yıprattığı bu kıymetli yapılar, düşük değerli fani dünyaya fazla gelmektedir diğer yandan.
Mesela hırs, insana ahiret hayatını kazandırabilecek en kestirme yollardan biridir. Hırsını Allah rızasını kazanmaya, ahiret saadetini elde etmeye, ibadetlere ve günahlardan kaçınmaya sarf eden biri dünya ve ahiret hayatını zahmetsizce imar eder. Yok, bu güçlü yapıyı bu basit dünyaya yöneltirse, dünya bütün genişliğine rağmen ona dar gelmeye, onun ruh halini bozmaya başlar.
Korku ve gelecek endişesi insana kabir sonrasındaki hayat için endişe duyması, dünyada günahtan, ahirette cehennemden uzak kalması gibi gerekçelerle verilmiştir. İnsan bu güçlü duyguyu suiistimal edip, rızık yönünden ilahi taahhüt altında olan, ayrıca kendisinin o zamana kadar yaşayıp yaşayamayacağı belli olmayan dünyevi geleceğe yöneltirse, onun hayatı, korku, endişe ve tehlike çemberine döner.
Aşk güçlü bir duygudur. O, insana ahiret için, maneviyat için, Allah’la ilişki kurabilmesi için verilmiş temel duygulardandır. İnsan onu tamamen fanilere sarf ettiğinde, kalbinin Allah’ı sevmeye, ahireti arzulamaya takati kalmaz; ayrıca o güçlü duygu, o fani varlıklara değmeyeceğinden, insanı yaşam boyu keder içerisinde bırakır.
Biriktirme arzusu insanın güçlü duygularından bir başkasıdır. Bu duygu temelde ahiret mülkünü dünyadayken biriktirmesi için insana verilmiştir. Bu özel yapısını dünya malı biriktirmeye zorlayan birinin, ahiret malı biriktirmeye kuvvet ve iradesi kalmaz. Bir de gönül kaptırdığı o yalancı, geçici ve fani mal gözünün yaşına bakmadan onu terk ettiğinde, yıkım üstüne yıkım yaşamaktan kurtulamaz.
İnat da güçlü bir duygudur ve esasında hakta sebat etmesi için insana verilmiştir. O güçlü duygu, bu sınırlı dünyayla doyamayacağı için, yorucu ve lüzumsuz bir dirence dönüşerek hayatı insana zindan etmeye başlar. İnat potansiyelini, İslam esaslarına, iman hakikatlerine ve uhrevi işlere sarf eden insan da, inat kendi öz değerini bulur ve ona dünyada saadetin, ahirette cennetin kapılarını aralar.
İnsan fıtratında bulunan şiddetli merak, aşırı sevgi, abartılı hırs, güçlü istekler ve hisler, eziyet olsun diye değil, ona ahiret hayatını elde ederken kolaylık olsun diye verilmiştir. O coşkun hislerle insan ahiret saadetini pek kolay kazanabilir. Onları suiistimal ederek fâni âleme yönlendirenler; dünya ve ahiret mutluluğunu birden yitirir.
Videolar:
